İlçe Başkanlığımızın Önünde Basın Açıklaması
Zafer Partisi Çankaya ilçe Başkanımız Sn. Hamit Serdar Mermut, “Düşman Ceza Hukuku”na maruz bırakılan Sn. Genel Başkanımız Ümit Özdağ’ın, haksız ve hukuksuz bir şekilde cezaevinde tutulması hakkında İlçe Başkanlığımızın önünde, Teşkilat mensuplarımız ve İl Başkanlığımızın yöneticileri ile birlikte basın açıklamasında bulundu.
Sn. Mermut, adalet adına, hukuk adına, insaniyet adına ve Hak adına, vicdanı rahatsız olan herkesi yarın Silivri Marmara Cezaevi Yerleşkesinde saat 10.30’da görülecek, milletin yargılandığı duruşmamıza davet etti.
Sn. Basın Mensupları,
Değerli Kamuoyu,
Sn. Partililerimiz,
Çoğunuzun takip ettiği üzere, Sn. Genel Başkanımız Prof. Dr. Ümit Özdağ, 20 Ocak 2025 tarihinde, saat 19.30’da Ankara’da bir restoranda yemek yediği esnada, Cumhurbaşkanına hakaret iddiası ile gözaltına alınarak, apar topar İstanbul’a nakledildi.
21 Ocak sabahı Çağlayan Adliyesi’nde ifadesi alınması beklenirken, ifadesi günün daha geç saatlerine ertelendi.
Sonradan anlaşıldığı üzere, iddia makamı, “Hakaret” iddiası gereği Sn. Genel Başkanımızı gözaltında tutamayacaklarını bilmeleri sebebi ile, başka bir iddianın gerekli olduğuna kanaat getirmiş olmalı ki, o güne kadar gündeme gelmemiş olan, 30 Haziran 2024 Kayseri olayları ile ilgili olarak, Sn. Genel Başkanımızın geçmiş 4 seneye yönelik, çoğu “Milletvekili” olduğu dönemlere, yani Dokunulmazlığı olduğu dönemlere ait sosyal medya paylaşımları ile halkı tahrik ettiği ve olayların bu tahrik dolayısıyla gerçekleşmiş olduğu iddiası doğrultusunda, “Halkı Kin ve Nefrete Teşvik” suçlaması ile tutuklanmasını talep etti. Bu talep, hakimlikçe kabul edilerek, Sn. Genel Başkanımız, 21 Ocak 2025 tarihinde Silivri Marmara Cezaevine sevkedildi.
An itibariyle, aradan geçen 5 aydır, Sn. Genel Başkanımız, Prof. Dr. Ümit Özdağ, bahsedilmiş olan cezaevinde tutuklu bulunmaktadır.
Tutuklanmasına, delil olarak ise yukarıda bahsi geçen sosyal medya paylaşımları ve daha önce ortada olmayan, tutuklandığı gün hazırlandığı anlaşılmış olan Kayseri Emniyetine ait bir görüşü içeren yazıdır.
“30 Haziran 2024 Kayseri Olayları” olarak anılan vukuatı hatırlayalım :
Suriyeli bir yetişkin, yine Suriyeli olan bir çocuğu taciz ediyor, şikayet üzerine emniyet birimleri olaya müdahale ediyor, fakat tacizcinin yakınları direnç gösterince, bölge halkının tepkisi ve emniyet birimlerine destek vermek amacı ile olaya karışmaları, kamu malına zarar ve yaralanmalar ile devam ediyor.
Olayların başlaması ile, Sn. Genel Başkanımız, tutuklanmasına sebep olan iddianın aksine, bölge halkını sakinliğe, emniyet görevlilerine güvene ve evlerine dönmelerine davet eden paylaşımlar yapıyor. Ayrıca, 2 Gn. Bşk. Yrd. ile 1 Gn. Bşk. Baş Danışmanı, Sn. Genel Başkanımızın talimatı ile, Kayseri’ye giderek, teşkilatlarımızın olaylardan uzak durması, emniyet birimleri ile koordineli olarak, bölge halkının sakinliği konusunda çalışmalar yapıyorlar.
4 gün süren olaylar, 989 gözaltı, 23 tutuklama, 254 adli kontrol kararı ile sonuçlanıyor. 719 şahıs Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından serbest bırakılırken, bu 989 kişi arasında bir Zafer Partili bile tespit edilmiyor.
Sn. Genel Başkanımızın tutuklanmasına delil olarak gösterilen sosyal medya paylaşımları ise, tutuklanmasını takiben toparlanarak, iddianameye konulmuştur. Yani önce tutuklama yapılmış, sonra sözde deliller oluşturulmuştur.
Basitçe ifade edecek olursak, Sn. Genel Başkanımız, yatarı olmayan bir suç iddiası ile göz altına alınıyor, ifadesi için bir güne yakın bekletiliyor, bu arada başka bir suç iddiası oluşturmak ve serbest bırakılmamak için, Kayseri Emniyeti’nden tarih, sıra, sayı ve devlet disiplinine uygun olmayan bir yöntem ile hazırlanmış yazıya istinaden tutuklanıyor. Delil olarak iddianameye konulan sosyal medya paylaşımları ise daha sonra toparlanıyor.
Sn. Genel Başkanımız, 20 Ocak 2025 tarihinden itibaren, kişisel hak ve özgürlükleri ile Siyaset yapma haklarından mahrum bırakılarak, 5 aydır cezaevinde tutuluyor.
İlk duruşma, 5 aya yakın bir süre beklenilerek, 11 Haziran 2025 tarihinde, yani geçen hafta Silivri Marmara Cezaevi Yerleşkesi’nde gerçekleştirildi.
Duruşma, gün boyu sürerken, Sn. Genel Başkanımız kendisi tarafından hazırlanan 51 sayfalık tarihi savunmasını, iddia edilen tüm suçlamaları çürüterek gerçekleştirmiştir.
Buna rağmen, 17 Haziran 2025 Salı gününe ertelenmiştir.
Sosyal medyalarda yayınlanmış olan ve herkesin kolaylıkla ulaşabileceği savunmamızın okunmasını ve konunun tam anlamı ile idrak edilmesini herkesten istirham ediyoruz.
Sonuç olarak;
Sn. Adalet Bakanlığımıza ve kamuoyuna soruyoruz;
Tarih, sıra, sayı ve devlet disiplinine uygun olmayan yöntem ile hazırlanmış bir yazı ile, bir Siyasi Parti Lideri tutuklanabilir mi? Bırakın siyasi parti lideri olunmasını, herhangi bir vatandaşımız buna maruz bırakılabilir mi?
Devletin tahsis etmiş olduğu emniyet görevlileri tarafından, her gittiği yerde yakından takip edilerek korunan bir siyasi parti lideri ile ilgili olarak nasıl olur da kaçma şüphesi ile tutuklama yapılabilir? Bu şüphenin bir dayanağı ortaya konmuş mudur? Yoksa bu da, şahsi bir görüş müdür?
Kaçma ihtimali var denilen kişinin, kendini Devlet’ine ve Millet ’ine vakfetmiş, kendisine Devlet sırları emanet edilmiş, vatan müdafaası için “beni öldürmeden susturamazsınız” diyen Prof. Dr. Ümit Özdağ olduğunun farkında değil misiniz?
Delil karartma ihtimali var iddiası da tutuklama sebeplerinden biridir. İddianamede yer alan sosyal medya paylaşımları ve Devlet’in emniyet birimleri tarafından, tutuklamadan yaklaşık 7 ay önce kayda alınmış Kayseri Olayları ile ilgili detayları, Sn. Genel Başkanımız tutuklanmamış olsa nasıl olacaktı da karartacaktı?
Dokunulmazlığı olan bir milletvekilinin sosyal medya paylaşımları, söylemleri ve eylemleri TBMM kararı ve Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının ilgili bölümünde soruşturmaya tabi iken, hangi kanun ve yetki ile, iddianameye konulmuştur?
TBMM ve Ankara Cumhuriyet Başsavcılık yetkileri iddia makamına mı devredilmiştir?
TBMM ve Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı yetkilerinin hiçe sayılmasını kabul mü etmektedir?
Bilindiği üzere, Sn. Genel Başkanımız ve Partimiz, kültürel yapımızın bozulması tehdidine karşı “Geçici Sığınmacılar” ile ilgili politikaları eleştirmektedir. Siyasi partilerin iktidar politikalarını eleştirme görev ve hakkı ne zaman demokrasi kapsamından çıkarılarak, “Halkı Kin ve Nefrete Teşvik” suçu olmuştur?
Tacizci ve/veya mağdur, Suriyeli olmasaydı bölge halkı bu konuya tepkisiz mi kalacaktı? Bir taciz olayının, sığınmacı politikaları ile ilgili eleştirilerimiz açısından alakası nedir? Sn. Genel Başkanımızın paylaşımları, yetişkin bir Suriyelinin yine Suriyeli bir çocuğa tacizine mi sebebiyet vermiştir? Kaldı ki tacizci ve mağdur çocuğun akraba oldukları ve taciz olayının daha önce de gerçekleştiği ilgili makamlar tarafından tespit edilmiştir.
Diğer yandan, tacizci ve mağdur Türk olsaydı ve tacizcinin ailesi emniyet birimlerine direnç gösterseydi, bölge halkı ilgisiz mi kalacaktı?
Yargılanmamış, hüküm giymemiş insanların, aylarca tutuklu tutularak, hak ve hürriyetlerinin kısıtlanmasının sebebi nedir?
Görüldüğü üzere, iddiaların, akılla, hukukla, mantıkla ve insaniyet ile hiçbir şekilde anlaşılabilmesi mümkün değildir.
Bunun açıklaması, haksızlık, adaletsizlik ve zulümdür. İktidar politikalarına muhalefet eden seslerin susturulma operasyonudur.
Hukukun herkese lazım olduğunu düşünerek, Allah’ın adaletine güveniyoruz.
Adalet adına, hukuk adına, insaniyet adına ve Hak adına vicdanı rahatsız olan herkesi yarın Silivri Marmara Cezaevi Yerleşkesinde saat 10.30’da görülecek, “Millet” in yargılandığı duruşmamıza davet ediyoruz.
Kamuoyuna saygıyla duyururuz,
Hamit Serdar Mermut
Zafer Partisi Çankaya İlçe Başkanı
Yorum gönder